بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَوَلَمْ يَرَوْاْ أَنَّ ٱللَّهَ ٱلَّذِى خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ قَادِرٌ عَلَىٰٓ أَن يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ وَجَعَلَ لَهُمْ أَجَلًا لَّا رَيْبَ فِيهِ فَأَبَى ٱلظَّٰلِمُونَ إِلَّا كُفُورًا ٩٩

Gökleri ve yeri yaratmış olan Allah’ın kendilerinin mislini yaratmağa kadir olduğunu görmedilerde mi? Kendileri için de bir ecel tayin etmiş onda hiç şüphe yok? Fakat zalimlerin gâvurluktan başkasına baktıkları yok.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قُل لَّوْ أَنتُمْ تَمْلِكُونَ خَزَآئِنَ رَحْمَةِ رَبِّىٓ إِذًا لَّأَمْسَكْتُمْ خَشْيَةَ ٱلْإِنفَاقِۚ وَكَانَ ٱلْإِنسَٰنُ قَتُورًا ١٠٠

De ki: Rabbim’in rahmeti hazînelerine siz malik olsa idiniz o vakit elden çıkarmak korkusuyla imsâk ederdiniz, insan bir de cimri olmuştur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدْ ءَاتَيْنَا مُوسَىٰ تِسْعَ ءَايَٰتٍۭ بَيِّنَٰتٍۖ فَسْـَٔلْ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ إِذْ جَآءَهُمْ فَقَالَ لَهُۥ فِرْعَوْنُ إِنِّى لَأَظُنُّكَ يَٰمُوسَىٰ مَسْحُورًا ١٠١

Celâlim Hakk’ı için Musâ’ya açık açık dokuz âyet verdik, sor Ben-î İsraîl’e, onlara geldiği vakit Firavun ona dedi ki: her halde ben seni ya Musâ! Bir büyüye tutulmuş zannediyorum.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ لَقَدْ عَلِمْتَ مَآ أَنزَلَ هَٰٓؤُلَآءِ إِلَّا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ بَصَآئِرَ وَإِنِّى لَأَظُنُّكَ يَٰفِرْعَوْنُ مَثْبُورًا ١٠٢

AlimAllah dedi: pek âlâ bilirsin ki bunları o göklerin yerin Rabb’i, sırf birer basîret olmak üzere indirdi, her halde ben de seni ya Firavun! Helâk olmuş zannediyorum.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَرَادَ أَن يَسْتَفِزَّهُم مِّنَ ٱلْأَرْضِ فَأَغْرَقْنَٰهُ وَمَن مَّعَهُۥ جَمِيعًا ١٠٣

Derken onları arzdan belinletmek istedi, biz de hem kendisine ve hem maıyyetindekileri hepsini birden garkediverdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَقُلْنَا مِنۢ بَعْدِهِۦ لِبَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ٱسْكُنُواْ ٱلْأَرْضَ فَإِذَا جَآءَ وَعْدُ ٱلْءَاخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفًا ١٠٤

Arkasından da Ben-î İsraîl’e dedik ki: haydin arzda sâkin olun, sonra Âhiret vaadi geldiği vakit hepinizi dürüp bükerek getireceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَبِٱلْحَقِّ أَنزَلْنَٰهُ وَبِٱلْحَقِّ نَزَلَۗ وَمَآ أَرْسَلْنَٰكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا ١٠٥

Bunu da bihakkın indirdik ve bihakkın indi ve seni ancak sevabımızın müjdecisi ve azâbımızın habercisi olarak gönderdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَقُرْءَانًا فَرَقْنَٰهُ لِتَقْرَأَهُۥ عَلَى ٱلنَّاسِ عَلَىٰ مُكْثٍ وَنَزَّلْنَٰهُ تَنزِيلًا ١٠٦

Hem onu bir Kur'an olmak üzere âyet âyet ayırdık ki nâsa dura dura okuyasın hem de tenzil suretiyle ceste ceste indirdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قُلْ ءَامِنُواْ بِهِۦٓ أَوْ لَا تُؤْمِنُوٓاْۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْعِلْمَ مِن قَبْلِهِۦٓ إِذَا يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ سُجَّدًا ١٠٧

De ki "ister inanın ona ister inanmayın, çünkü bundan evvel ilim verilmiş olanlar kendilerine tilâvet olununca çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَيَقُولُونَ سُبْحَٰنَ رَبِّنَآ إِن كَانَ وَعْدُ رَبِّنَا لَمَفْعُولًا ١٠٨

Ve diyorlar ki tesbih Rabbimize "hakikat Rabbimiz’in vaadi katiyyen fıîle çıkarılmış bulunuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَيَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا۩ ١٠٩

Ve ağlıyarak çeneleri üstü kapanıyorlar, o onların huşûunu da artırıyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu